KELOİD NEDİR? TEDAVİ EDİLEBİLİYOR MU?
Bazen yara iyileşmesi sürecindeki bir bozukluk nedeniyle aşırı hücre üretimi sonucunda anormal nedbe dokusu oluşur. Bu da yarada iz oluşumuyla sonuçlanır.
Normalde yara iyileşme süreci tamamlandığında doku onarımı durmalıdır. Ancak keloidlerde doku onarımı, bağ dokusunun aşırı miktarda yapılması yüzünden, abartılı şekilde devam eder ve iz bırakan, kötü görüntülü, kabarık, şişkin bir nedbe dokusu oluşur. Buna keloid denmektedir. Keloid cerrahi girişim sonrasında veya yarada iltihap olması, yabancı cisim, yanık gibi durumlarda, cildin gergin olduğu bölgelerde ve bazı ailelerde daha sık görülebilmektedir. Mesela ağır akne ya da basit bir kulak delinmesi işlemi sonrası bile keloid oluşabilir. Keloid oluşumunun; iyileşme sürecindeki oluşturulması gereken bağ dokusu miktarını ayarlayan yerel hormon ya da enzim mekanizmasında bir bozukluk oluşması sonucu olduğu düşünülmektedir.
En sık 10-30 yaş arası, esmer ve zencilerde görülmekte olan keloid, yara iyileşmesinin yaklaşık 1 yıl içinde ortaya çıkmaktadır. Hormonların fazla çalıştığı ergenlik dönemi, hamilelik ve hormon hastalıklarında daha fazla ortaya çıkan keloid, en sık göğüs ön yüzü, omuz, sırt, çene, kulaklar ve alt bacaklarda görülmektedir.
(Görseller alıntıdır)
Keloidin Nedenleri:
Keloidin Tedavisi:
Keloidler, hayatı tehdit etmedikleri ve görüntü dışında ciddi ağrı ya da başka problem yaratmadıkları için genelde tedavi gerektirmezler. Ancak kişiye kendini mutsuz hissettirecek kadar kötü görüntü oluşturan keloidler için uygulanan farklı tedavi seçenekleri mevcuttur.
1-Cerrahi eksizyon:Diğer tedaviler denenmeden cerrahi tedavi önerilmemektedir. Çünkü keloidin tekrar etme olasılığı (hatta daha da kötü olma olasılığı) %50-100 oranındadır. Cerrahi tedavi uygulanırken yarada gerginlik olmamasına dikkat edilmeli ve cerrahisi sonrası dikiş atılmaması tercih edilmelidir. İşlem sonrası keloide eğilim varsa silikon örtü ve inralezyoner steoid uygulamaları yapılabilir.
2-Ligasyon : Saplı keloidlerde kullanılabilen bir yöntemdir.
3- İntralezyoner steroid enjeksiyonu ( Yara içine kortizon enjeksiyonu): En çok tercih edilen yöntemdir. Bu işlemden sonra keloidin tekrar etme olasığı %50’dir. Cerrahi tedaviler ve kryoterapi ile birlikte olan kortizon uygulamaları daha da iyi sonuçlanmaktadır. Kortizon enjeksiyonu sonrası deride incelme ve damarlanma artışı, renk kaybı gibi yan etkiler görülebilir.
4-Basınç tedavisi: Aslında keloidden çok hiperplastik yara tedavisinde tercih edilen bir tedavi şeklidir. Yalnızca kulakmemesindeki keloid tedavisinde ilk tercihtir.
5-Lazer tedavisi: Diğer yöntemlerle kombinasyonu daha başarılı sonuç vermektedir.
6-Kryoterapi ( Buz tedavisi): Küçük keloidlerde daha başarılı bir yöntemdir. %80’e varan iyileşmeler bildirilmiştir. İntralezyoner kortizonla birlikte yapıldığında daha başarılı sonuçlar verebilir. Bu yöntem sonrasında da renk kaybı veya koyulaşma ve yara izi komplikasyonu olabilir.
7-Silikon örtü ve jeller: Silikon örtülerin yaklaşık %80 oranında keloidi engelleyebildiği bildirilmiştir. Yara iyileştikten hemen sonra başlanıp, en az 12 saat- iki hafta kullanılmalıdır. Silikon jeller de keloid tedavisinde kullanılmaktadır ancak sonuçlarıyla ilgili veriler net değildir.
8-Radyasyon tedavisi: Son seçenek olarak tercih edilmelidir. Renk değişikliği, radyasyon dermatiti ve kanser gibi riskler taşıyan bir yöntemdir.
Tüm bu tedavi seçenekleri dışında henüz etkinlikleri konusunda kesinleşmiş bilgiler olmasa da pek çok farklı tedavi modaliteleri denenmektedir. Örneğin; İmuquimod, İnterferon alfa, 5 flurouracil , İntralezyonal verapamil ve Allium cepa (soğan) tedavileri vb. tedaviler bunlar arasında sayılabilir.